Yazar: Avukat Muaz Salih Yıldırım
Bu yazı sadece eytdanismanlik.com için hazırlanmış olup, ancak aktif link verilmesi durumunda kaynak gösterilerek alıntılanabilir.
İster EYT kapsamında olsun isterse de EYT kapsamında olmasın, soruda geçen hadise çalışma hayatında sıkça rastlanılan bir durumdur. Özellikle, EYT sürecinde bu tür hizmetlerin yeniden gündeme gelmesi beklenen bir durumdu.
Kayıt dışı istihdamın çalışanlara da SGK’ ya da olumsuz etkisi vardır
Kayıt dışı istihdam; çalışanın çalıştığı halde hiçbir şekilde sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmaması şeklinde olabileceği gibi tam çalıştığı halde prim gün sayısı ve prime esas kazançların eksik veya düşük gösterilmesi şeklinde de karşımıza çıkar. Kayıt dışı istihdamda, hem çalışan mağdur edilir hem de SGK zarara uğratılmış olur.
Kayıt dışı istihdamda denetimin etkinliği
Kayıt dışı istihdamla ilgili olarak SGK tarafından rutin denetimler yapılmakta, sektör denetimleri gerçekleştirilmekte, ihbar veya şikâyet durumlarında gerekli incelemeler yapılmakta, ilgili kurum ve kuruluşlarla ücret analizi yapılmakta ve buna benzer çalışmalar yapılmaktadır. Bunun amacı, çalışanlarımızın sosyal güvenlik hakkının tesis edilmesini temin ederek Devletimizin prim kayıplarının önüne geçerek sosyal hukuk devletinin gereğini yerine getirmektir.
Çalışma var ama bildirilmemiş ise ispat edilmeli
Çalıştığı halde hiçbir şekilde kayıt altına alınmayan, adına sigortalı işe giriş bildirgesi dahi verilmeyen, çalışmaları her ay muhtasar prim ve hizmet beyannamesi (2000 öncesi dönemde dört aylık sigorta primleri bordrosu vardı) ile bildirilmeyen (adı soyadı, sosyal güvenlik sicil numarası, prim ödeme gün sayısı, prime esas kazancı vb.) kişi hizmetlerini ve çalışmalarını ispat etmesi gerekir.
Çalışmaları bildirilmeyen kişi, öncelikle çalıştığı işyerine/işyerlerine müracaatta bulunarak bir hata olup olmadığını sormalı, olumsuz dönüş alması durumunda çalışmalarını kanıtlayıcı bilgi ve belgeler ile tanıklarını ileri sürerek hizmet tespiti için SGK’ ya yazılı müracaat etmeli, inceleme sonucunun olumsuz çıkması durumunda hizmetlerini ispat için iş mahkemesine dava açmalıdır.
Hem SGK nezdinde hem Mahkeme nezdinde zamanaşımı var
Ancak, SGK denetçileri tarafından inceleme yapılabilmesi için öncelikle işverenlerin denetçilere işyeri muhasebe defter ve belgelerini ibraz etmesi gerekir. Burada işverenlerin en fazla 10 yıl öncesine ait defter ve belgeleri ibraz zorunluluğu vardır. Örneğin; 2012 yılı ve öncesi defter ve belgeler 10 yıllık zamanaşımı süresine girmiş olup, işverenler varsa bu kayıtları ibraz eder yoksa etme zorunluluğu ortadan kalkmış demektir. Bu durumda, işverenlere para cezası uygulanamaz. SGK denetiminde bu neden veya başka bir nedenle sonuç alınamaması durumunda ise hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde İş Mahkemesine dava açılabilir. Örneğin; 2017 ve öncesi hizmetler için 5 yıllık dava açma süresinin geçmiş olması ve bu sürenin hak düşürücü süre olması nedeniyle dava yoluna da gidilemez. Ancak, sadece sigortalı işe giriş bildirgesi verilmişse kişi bir dilekçe ile SGK ‘ya yazılı müracaatta bulunarak hizmet gününün olup olmadığını sorar ve gelen olumsuz cevaba istinaden dava yoluna da gidilebileceği değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak, sorunuz ile ilgili olarak 2000 öncesi çalıştığınız halde sigorta kaydı yapılmamışsa ne SGK nezdinde ne de mahkeme nezdinde bu hizmetleri saydırabilirsiniz. Yukarıda detaylı olarak yaptığımız açıklamalara göre hareket etmenizi öneririz.
Hizmet
tespit davalarında zamanaşımı süresi nasıl uygulanır? başlıklı yazı için tıklayınız